Otizm kelime anlamı olarak kendi halinde olmak, sosyal etkileşime girmemek olarak tanımlanabilir. Yaygın gelişimsel bozukluklar kapsamı içinde yer alır. Nedeni tam olarak bilinmemektedir.
Nöropsikiyatrik hastalık kümesi olarak, sosyal etkileşime girme güçlüğü, dil gelişiminde gerilik, hayali oyun ve taklit beceriksizliği, ısrarlı ve tekrarlayıcı davranışlar, kısıtlı ilgi alanı, dili sosyal anlamda kullanamama ile karakterizedir. Klinik görünüm ve belirtiler çocuğun içinde bulunduğu yaşa ve döneme göre değişiklik gösterir. Bebeklik döneminde normal bebekler gibi ağlamaz, anneye ilgisizdir, gülümseme agulama gibi ses çıkarma yoktur. Genellikle üç yaş öncesinde tanınırlar. Bu çocukların anne-babaları çocuklarının kendilerine gereksinim duymadığını ifade ederler.
Kendi halinde, akranlarına ilgi göstermeyen, canları yandığında ya da üzüldüklerinde anne-babaları tarafından rahatlatılmaya ihtiyaç duymayan, sevdikleri-ilgilerini çeken nesneleri ebeveynleriyle paylaşmayan, karşılıklı oyun oynamayan çocuklardır. Unutulmamalıdır ki otistik çocukların hepsi tüm bu belirtileri göstermeyebilir. Otizm diğer yaygın gelişimsel bozukluklardan, selektif mutizm, dil gelişim bozukluğu, zeka geriliği ve tepkisel bağlanma bozukluğundan ayırıcı tanısı yapılmalıdır.
Günümüzde otistik bozukluğun temel tedavisi psikoeğitsel yaklaşımdır.Bu eğitimin mümkün olduğu kadar erken başlaması önemlidir.